Dış Ticaret ve İç Ticaret Nasıl Öğrenilir?
Değerli okuyucular zaman ve fırsat buldukça bu köşede sizinle dış ticaret konusunda ve sohbet havasında buluşacağız. Bu köşenin konusu dış ticaret… niye diye sorarsanız, bu sorunuzu bir deyim ile cevaplandırmak isterim. Cevabı basit çünkü “hoca bildiğini okur….”. Bizler her şeyi bilen bir insan değiliz ama acizane dış ticaret konusunda yıllarca yazdık, çizdik ve mürekkep yaladık…
Bu haftaki konunun başlığı “Niye ihracat ve nasıl öğrenirim?”. Önce niye ihracat sorusuna cevap arayalım. Aslında soruya soru ile karşılık vermek şık bir yaklaşım değil ama konunun daha iyi anlaşılabilmesi için kendimize şu soruyu soralım: “Bir ülkenin gerçek zenginliği nedir?” İçinizden geçen ya da mırıldadığınız cevapları duyar gibiyim. Cevaplarınızın bazıları şunlar; altın rezervleri, petrol rezervleri, teknoloji, devletin mali gücü, merkez bankasının rezervleri, hazinenin imkan ve kaynakları….. Daha bu tür muhtemel cevaplarınızı uzatabiliriz. Ama özde doğru olan cevap bir ülkenin gerçek zenginliği girişimcilerdir. Çünkü ulusal bir ekonomide gerçek zenginliği girişimciler yaratırlar. O halde acaba nasıl bir girişimci? Girişimci öncelikle üretim imkânlarını bir araya getiren insandır. Ama bu yetmez bilgiyi nasıl uygulanabilir hale getireceğini de bilir. Ama bu da yetmez…. Girişimcinin bir ayağı iç pazarlarda ise, diğer bir ayağı da dış pazarlarda olmalıdır.
Bir an için hayal edin… Ürettiğiniz ürünü dış pazarlara ihracat yapıyorsunuz. İhracat pazarlamanız öncesinde kapasite kullanımınız %50 civarında ama ihracata başlayınca kapasite kullanımınız %80’ne çıkıyor. Sonuçta kim kazanıyor? Belki de karlılığınız artmasa bile karınız artaraktan siz girişimciler kazanıyor. Yeni işçi alıyorsun Türk Toplumu kazanıyor. Mevcut işçine fazla mesai yaptırıyorsun, Türk İşçisi kazanıyor. Bankalardaki işlemlerden ve belki de ihracat için bankalardan kullandığın krediden dolayı bankalar kazanıyor. Depolama imkanlarını genişletmek için depo kiralıyorsun, depo sahibi kazanıyor….Bu zinciri daha da uzatmak mümkün.
O halde şurası kesin ki, ihracat iyi bir şey… Şimdi çoğunuz belki de şunu içinden söyleniyor “hoca biz bunları zaten biliyoruz…. bize ahkam kesip durma”. Vallahi doğru söylüyorsunuz… sizin bildiğiniz tekrar size söylüyorum. Aslında yukarıda özetlediğim ihracatın faydaları ve gerçek zenginliği yarattığını herkes söylüyor. Peki; bu durumda girişimciler için kritik konu ne? Kritik konu girişimciler ihracatı nereden ve nasıl öğrenecek? İşte kritik nokta budur. Bu sorunun yanıtını çeşitli şekillerde verebilirsiniz. Gerçekten ihracatın teşvik ve geliştirilmesi konusunda devletin HAZİNE DIŞ TİCARET MÜŞTEŞARLIĞI, KOSGEB ve gibi kuruluşları ile çeşitli meslek odaları bu konuda canla başla çalışmaktadırlar. Hatta üniversitelerin ilgili bölümlerinde ve Sürekli Eğitim Merkezlerinde yine girişimcilere ihracat pazarlamasının öğretilmesi için çalışan değerli öğretim elemanlarına rastlarsınız. Yani ülkemizde ihracat pazarlaması odaklı girişimcilerin yetişmesi için küçümsenemeyecek bir çaba vardır.
Ama tüm bunlara rağmen ben değerli okuyuculara bir hikaye ile girişimcilerin ihracat pazarlamasını nasıl ve nereden öğrenmesi gerektiği konusunda bir ip ucu vermek istiyorum. Hikaye bu ya, adamın biri çukura düşmüş ve başlamış “imdat imdat” diye bağırmaya. Çukurun yanından geçmekte olan bir papaz, sesin geldiği yere doğru yönelmiş ve çukurun içindeki adamı görmüş ve sormuş “evladım ne geziyorsun orda” Adam cevaplamış “papaz efendi çukura düştüm çıkamıyorum.. lütfen bir yardım edin de çıkayım buradan” Papaz “evladım ben şimdi senin için şu kağıda bir dua yazacağım ve sana aşağı atacağım. Bu duayı 100 defa oku sonra çıkmak için harekete geç çıkarsın” demiş. Adam papazın dediği gibi duayı 100 defa okumuş ve çukurdan çıkmak için yeltenmiş. Ama nafile çıkamamış. Adam çukurdan kurtulmak için tekrar başlamış “imdat imdat” diye bağırmaya. Bu defa imdat seslerini bir doktor duymuş ve çukura doğru yönelmiş. Doktor çukurdaki adama sormuş “pardon ne geziyorsun orda” Adam cevaplamış “doktor efendi çukura düştüm çıkamıyorum.. lütfen bir yardım edin de çıkayım buradan” Doktor “ ben şimdi sana bir ilaç atacağım. Bu ilacı iç ve 1 saat sonra çıkmak için harekete geç çıkarsın” demiş. Adam doktorun dediği gibi ilacı içmiş ve 1 saat sonra çukurdan çıkmak için yeltenmiş. Ama nafile, yine çıkamamış. Adam çukurdan kurtulmak için tekrar başlamış “imdat imdat” diye bağırmaya. Bu defa imdat seslerini kendi arkadaşı duymuş ve çukura doğru yönelmiş. Arkadaşı “kardeşim ne yapıyorsun orda” Adam cevaplamış “arkadaşım çukura düştüm çıkamıyorum.. lütfen bir yardım et de çıkayım buradan”. Demesiyle birlikte adamın arkadaşı hop diye çukura atlamış ve çukurdaki adam sormuş bu defa “lan oğlum sen manyak mısın? Bu çukurun başına papaz geldi beni çıkaramadı… doktor geldi beni çıkaramadı… sende hop diye içeri atladın şimdi seni beni kim çıkartacak?” Adamın çukura atlayan arkadaşı cevaplamış “merak etme… ben bu çukura defalarca düştüm… nasıl çıkılacağını biliyorum ve sana öğretmek için aşağı atladım” demiş.
Sonuçta sizi fazla sıkmadan ihracatın öğrenilmesi açısından bu hikayeden çıkarılması gereken kıssadan hisse şudur. Siz ihracatı öğrenmek isteyen değerli girişimciler hangi kurumdan veya kuruluştan konuyla ilgili kurs alırsanız alın, orası çok önemli değil. Önemli olan size kursu verenler daha önce hiç çukura düşmüş mü lütfen bunu sorun.
Yeni Yorum Ekle